ÇORBADAKİ TUZUM


Bugün bir eğitimin kapanış konuşmasında Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sn.Hüseyin Çelik'in pat diye ortaya attığı bir soru... " Memleketiniz için, Adana için ne yaptınız ? "...düşündürdü ve kendimi sorgulamama neden oldu.
Şöyle bir yaşadıklarımı düşündüm, ve yazayım dedim alt alta.
  • 15 yaşlarımda sigara yerine fotoğrafa başlamışım. Okul harçlığımı baskı için kart ve film almak için harcamışım.
  • 18 yaşımda sanırım Türkiye'nin en genç  fotoğraf derneği kurucusu olmuşum. Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği AFAD macerasına bir taraftan Tıp Fakültesini okurken devam etmişim. Adana'da da  fotoğrafın sanat olarak yapılacağını ispat için 1978 den beri emek harcamışım. O günden beri yüzlerce insanı fotoğrafla tanıştırmış, eğitimler vermiş, bir şekilde hayatlarına dokunup onlara bir renk sunmuşum.
  • Tıp fakültesi beşinci sınıfta Kanada'da düzenlenen Üniversite oyunlarında dünya birinciliği kazanırken Türk bayrağını göndere çektirmiş, ödülleri vermek için Kanada konsolosunun Adana'ya gelmesine sebep olmuşum. Bir çok gence ilham olmuşum fark etmemişim.
  • 1986 yılında Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu FIAP'ın sanatçılara verdiği AFIAP (FIAP Sanatçısı) unvanını  alan Türkiye genelinde iki elin parmakları kadar kişi kadarken Adana'ya ilk getiren kişi olmuşum..
  • Doktor olmuşum, sağlık hizmeti sunmuşum. Hastane yönetimlerinde görev alıp, kalite çalışmalarından, uluslararası pazarlamaya kadar emek sarf edip Adana'da sağlık sektörünün ucundan tutmuşum..
  • Evlenmişim, bir çocuğum olmuş. Boşanmamıza rağmen yetişmesinde emek harcamış, insanı, vatanını, memleketini seven hayırlı, dünya iyisi bir doktorun daha büyümesini sağlamışım
  • Zamanında Avrupa'nın en başarılı derneği seçildiği için dönemin Cumhurbaşkanı Sn.Süleyman Demirel'i Çankaya köşkünde ziyaret gitme keyfini yaşadığım  Adana Genç Müteşebbisler Derneği  JAYCEE'nin kurucuları arasında bulunmuşum
  • Adana'da eksiklik var deyip 2001 yılında ilk düzenli Adana Ajanda yayınının içinde bulunmuş, bunun devamı niteliğinde Ajanda01'i uzun bir süre bedelini cebimden harcayıp Adanalıya kültür sanat haberlerini iletmişim.
  • 1998 de insanlarda atölye kavramına çok yabancı ve zararlı gözlerle bakarken " Fotografya Sefa Ulukan atölyesi " diye ütopik bir maceraya atılmışım. Sergi salonu açmış, sanatçılara  ücretsiz imkan sağlamışım. Kocaman bir TV alıp haftanın 2, 3 günü dünyanın seçkin filmlerini değerli dostum ,mekanı cennet olsun, Ferit Bayraktaroğlu ile her türlü bilgilendirmelerle ücretsiz sunmuşum. Diksiyon eğitimlerine imkan sağlayıp Adanalı dostlara güzel  dilimizi tanıtmışız Sn.Hüseyin Akşen'le.  İş çığırından çıkmış, Adana'nın sıcak havasında bir vaha olarak sanat mekanı yaratmışım, fark etmemişim
  • Çeşitli dergilere yazılar yazmış, fotoğraflar vermiş, destek olup hadi ya arkanızdayım yayınlayın demişim
  • Adanalıya yuvarlak uygun değil deyip ezber bozup pizza'nın tanımını değiştirip Kare Pizza'yı yaratmışım. Slogan olarak "Yabancı değil Adanalı" diye yola çıkıp kebabın başşehrinde , tüm yabancı sermayeye direnip Adanalıya güvenip 1 milyonun üstünde üretim yapmışım.
  • Federasyon kurulmasının yasak olduğu bir dönemde Türkiye'deki tüm fotoğraf derneklerinin oluşturduğu Fotoğraf Dernekleri Çalışma Kurulu'nun liderliğini üstlenmiş, bayrağı Adana'ya taşımışım. Avrupa uyum yasaları çıkınca kurulan Federasyonda görev alıp bu kez bayrağı Budapeşte'de uluslararası federasyonun kabul töreninde elimde sallamışım.
  • 14 Şubat'ta kaleme aldığım için hatırladım, aslında 14 Şubat'ın aynı zamanda Dünya Öykü Günü olduğunu bilerek Fotografya'da Türk öykücülerini bir araya getirip Adanalı ile tanıştırmışım
  • Akıllanmamışım " Sefa Ulukan Galerisi" diye yer tutup sanatçılara imkan tanımış, yerli yabancı bir çok sanatçının işlerini Adana'ya getirmiş, imza günleri düzenlemişim. Diğer odalarında resim, heykel, diksiyon eğitimlerine devam etmişim.
  • Tabii karşılığını da almışım bu arada ödüller kazanmışım,belgeler vermişler. AFAD 37 yıl sonra ONUR ÜYESİ, Fotografya ONURSAL BAŞKAN yapmış.
  • Adana için ilk uluslararası fotoğraf yarışmasını organize edip, gerçekleşmesine emek harcamışım. İlk ve son Adana Fotoğraf Günlerini  Irak savaşının siren sesleri arasında organize etmişiz.
  • Adana Belgesel Film günlerini düzenlemişim farkında olmadan Belgesel Sinemacıları Birliğine Adana'yı sevdirmiş, dostluklar kazandırmışım.
  • Sağlık alanında hizmet vermişim sessiz sedasız, öyle ki çoğu dostum beni doktor olarak değil fotoğraf sanatçısı olarak tanımış.Hastalandıklarında değil fotoğraf makinesi alacakları zaman danışmak için aramışlar.Ben bu arada Adana'da sağlık turizminin gelişmesi için çaba sarf eden değerli insanlara yardımcı olmak için işin ucundan tutmuşum.
  • Şöyle bir baktığımda İrlanda, Çin, Romanya, Ukrayna, Sicilya derken bir sürü ülkede sergi açmış, tanış olmuş, İstanbul'dan başka il tanımayanlara Adanalıyım demiş, "aha da burası" deyip haritada yer göstermişim.

                Neyse uzatmayayım, hani dediniz ya Hüseyin Bey," insanlar ya güneştir ya da ay" diye, ben kendime baktığımda güneş olmuşum gibi geldi. Yansıtmaktansa üretmişim, yetmemiş tekrar daha fazlasını, daha yenisini, daha değişiğini  düşünmüşüm.
                 İşin başka bir boyutu bu öz değerlendirme sonrasında bile kendime hala "E şimdi sırada ne var ?" diye sormaktayım ve bundan da iflah olmaz bir halde keyif almaktayım.
                Benim hatırladıklarım kadarıyla " bu çorbadaki tuzum" bunlar.  Şimdilik...
                Peki niye mi yazdım ?
                Haşa kendimi övmek değil ama okuyan olursa belki  "ben ne yaptım?" diye düşünen olurda geç olmadan bir şeylere başlarlar diye.
                Ne güzel söylemiş düşünür...
                               Şimdi değilse ,ne zaman?
                               Ben değilsem, kim ?
                Adana'ya sevgi ve saygılarımla... 14 Şubat 2015


SONRAKİ
« Prev Post
ÖNCEKİ
SONRAKİ YAZI »

KONU İLE İLGİLİ YORUM VE GÖRÜŞLERİNİZİ BEKLİYORUM ConversionConversion EmoticonEmoticon

Thanks for your comment