EDİNİLMİŞ ÇARESİZLİK ya da ZİNCİRLERİNİZ

İlk kez bir yol muhabbetinde doktor arkadaşım gündeme getirmişti, günlük konulardan konuşurken, bu kavramı.  " Edinilmiş Çaresizlik "
Şöyle ki; Hindistan'da yavru filleri ayaklarından kocaman zincirlerle ağaçlara bağlarlarmış. Fil ilk başlarda kurtulmaya çalışıp dururmuş, sonraki bakarmış ki gücü zincire de ağaca da yetmiyor, çaresizce bırakırmış mücadele etmeyi. Kocaman bir fil olduğunda , istese tek darbeyle  ağacı kökünden sökecek güce geldiğinde bile bu zincire bağlandığında çaresizce orada dururmuş. Bu kavram bir çok psikiyatri araştırmalarına da konu olmuş, eminim bir sürü yazı da yazılmıştır.
 Şimdi bir soru ... Sizin ayaklarınızda kaç zincir var ? Hiç düşündünüz mü ?
Benim aklıma gelenleri şöyle bir sıralayayım dedim.
Daha çocuklukta bağlarlar ilk zincirlerimizi. Kız çocuğusun; şunu yapma, şunu giyme, bacaklarını kapa, öyle konuşma, saçını öyle yap vb bir sürü zincir. Takılı kalır , sonraları   istese de görünmez toplum baskısı ile çıkaramaz. Çıkarıp kopartsa , üstünden birden attığı yükün hafifliği ile "hafif kadın" olma zinciri yapışır ayağına. Erkek çocuğuna benzer yüklemeler, zincirler takılır. "Erkek" kavramı olarak takılır zincir, içinden gelse bile doyasıya yaşayamaz sevdasını, sevgisini belli edemez. Sonunda vurur, kırar zincir yerine başka yürekleri.
"Devlet memuru olacaksın, hayatın kurtulacak" zincirine yakalananlar alışır belli günde belli maaşla hayatını yaşamayı. Önüne konulan kadar kalır görüş açısı. İçlerinden  çıkacak " girişimciler" bile çevresi tarafından ayaklarından çekilir. Bir türlü kırıp zincirini girişemez hayalinde yapmak istediği işe. Emeklilikten sonra yapmaya kalktıklarında ise zaten ya yapmıştır başkası ya da hevesi geçmiştir.
Eğitim sistemimize bir bakın. Benim oğlum ilk resimlerinde ağacı da, evi de kendine göre yorumlar, ne görürse onun detayını yakalar çizerdi, bulutu beyaz değil maviye boyardı, çünkü öyle daha güzeldi onun için. Ana okulunda taktılar ilk zinciri yaratıcılığına. Adana'da olmayan çatılı bir evin yandan çıkan bacası ve dumanını zihnine kazıdılar.Sonraları istese de düzeltemedi, yaratıcılığı zincirin altında kaldı. Eğitimin temelinde ezberci, "hoca ne derse o" zinciri, sınav sistemi ile girişilen "at yarışı " sonucu sorgulayan, araştıran, deneyen kim kaldı ? Sonra neden bilim adamı bizden çıkmıyor diye konuşuruz "Türkiye'yi kurtarma" sohbetlerinde.
Siyasete bir bakın görürsünüz bu zincirleri. Milletinin vekili kavramını özümseyemeyen koskoca filler çimenleri ezerlerken liderlerin zincirinden kurtulabiliyor mı ?  Neyse akşam akşam  girmeyeyim bu konuya, zaten benden iyi bilirsiniz.
Peki hiç evliliğinize ya da özel ilişkinize bu açıdan baktınız mı ? Çok kişi biliyorum, şu zincirler yüzünden mutluluğu doyasıya yaşayamayan.  Mutsuz oluğunu bildiği halde zincirinden boşanamayan.
İşte böyle, bunlar benim aklıma gelenler. Çoğaltılır. Ama yapılması gereken bu zincirlerin varlığını tespit etmek ve aslında onları yenecek güçte olduğumuzun farkına varmak. İşte bu  "farkındalık" eminim size yepyeni ufuklar açacaktır ve çok daha mutlu olacaksınız bu yüklerden kurtulduğunuzda. Hiç bir şey için çok geç değildir.
Şimdi tekrar sorayım, ayaklarınız da kaç zincir var ?
 Düşündürdüm mü ? Ne mutlu bana...


Adana, Temmuz 2015

SONRAKİ
« Prev Post
ÖNCEKİ
SONRAKİ YAZI »

KONU İLE İLGİLİ YORUM VE GÖRÜŞLERİNİZİ BEKLİYORUM ConversionConversion EmoticonEmoticon

Thanks for your comment