Seviyorum
ben bu kenti ya.
Nasıl
sevmem dili bile kendisine özel bir kent. İzmirli bayan bir arkadaşım vardı,
arabayı park edecek, otoparktaki gençler
yardımcı olmaya çalışıyorlar. " Abla biraz anarya gel" diye bağırınca ne yapacağını şaşırmış vaziyette
"bunlar ne diyor ?" diye bana baktı, tercüme ettim "Biraz geri
gel" diyorlar diye.
Aslında
bu konunun uzmanı ve en çok toparlayanı olduğuna inandığım kişi, sanırım herkes
katılır, sevgili Aydın Sihay. O sanal
ortamda da çok paylaşır bize özgü sözleri. En bilineni "Abo" sanırım. Ne kadar kibar
konuşursak konuşalım Adanalı olduğunuzu en net olarak açık verdiğiniz nida bu
olmalı. Biraz şaşırma, biraz da keyif
nidası olarak "Allöş" ise başka biri , ama burada "ş"
uzatılmalı. Neler yok ki . Bahane'yi " Mahana yapma " deriz. Simit'in
susamının bol "küncülü" olsun isteriz. Patlıcana " balcan",
küçük domateslere "banadura" diye isimlendirirken yalaka , sırnaşık
insanlara "Hoşşik" der
geçiştiririz.
Adanalı
annelerimiz ,bir şeyler anlatırken " bayaktan" (an önce) diye başlar,
hiç "erinmeden" (üşenmeden) bir "cere" (kulplu testi) veya
bir bocit (bakır sürahi) dolusu su ile neler yaptığını , camları nasıl "cıncık"
gibi temizlediğini söyler. Komşusuna kümeste cülüklere (yavru tavuk) ve
celfinlere (küçük tavuk) comca (kepçe) ile yem verirken o sırada çebiçlerin (
küçük keçi) olduğu yere kedi kadar bir cardon'un (büyük fare) dıkıldığını
(içeriği girdiğini) kendine özgü şivesiyle anlatırken duyarsanız başka bir kentte
değil benim Adana'mda yaşadığınızdan emin olun.
Benim
Adanalım yıkanmaz "çimer", boş boş gezmez "ziv ziv gezer",
fazla çalıştığında kolları şiştiğinde "zorlak " olur ama iş yapmaktan
hiç "zorsunmaz."
Benim
Adanalım öyle avel avel (aptal ) gibi etrafına bakmaz, her gördüğü
"emmi"sine ( amca) selam vermeyi ihmal etmez.
Adana'da
düğünlerde yeni evliler için para değil "kırkım" toplanır. Canın bir
şeyi avuçlamak istediğinde "pançalarsın". Çocukken "gulle"
oynar, örümcek gördün mü "böğü var" diye bağırırsın, yaramaz
arkadaşlarına annenin neden "gıran" dediğini anlamaya çalışırsın.
Annemin
bir sözü vardı "Zibildeki bereket para da olsa" derdi anlamazdım. Sonra öğrendim zibil'in çöp
olduğunu ve onun ne kadar haklı olduğunu.
Eminim
her yörenin kendine özgü dili vardır ama bu dili hikayeleştiren Yaşar Kemal'i, Orhan Kemal'i, Demirtaş
Ceyhun'u, Muzaffer İzgü'sü ve Abidin Dino'su var mıdır ? Onların öykülerinde yaşayan bu dili duyunca
bir Adanalı olarak " Allöşşş" diye bağırmamak elde mi ?
KONU İLE İLGİLİ YORUM VE GÖRÜŞLERİNİZİ BEKLİYORUM ConversionConversion EmoticonEmoticon